bir dizi izlerken dikkatimi çekti ve birden arabamızı önünden geçerken ama hazırlıklı olmadığımız için parkedemezken bulmuştum Kandilli Cafe'yi...
K harfi ile başlayan üç kalp çıprıntısı semt benim için Kuleli, Kanlıca ve Kandilli...Bir de başka bir hat üzeri ama K'nın hatrına hep gidesim olan Kalamış var...
Tanrı nasıl güzel insanlara 1-0 önde başlama şansı veriyorsa ( tabii ki bu şansı kullanmak şart ...) semtler için de öyle...
Kandilli öyle bir nokta ki; kötü bir şey yapmak için kendisinden ilham almayacak kadar kör olmak gerekir.
Gel gör ki, bizde bu körlük çokça var.
O yüzden prens adaları abuk bir Yunan Adasının büyüsünü asla veremiyor.
Bu noktada Anadolu yakası boğaz hattı mekanlarının da neden böyle bir büyülü güzellik içinde ama ısrarlı bir kısır döngüde olduklarını düşünürüm zaman zaman.
O manzarayı yaşamak istiyorsanız köhne bir çay bahçesi, kazık bir balıkçı veya uçmuş dünya mutfağı konusunda uzman 1-2 ismi tercih etmek zorundasınız.
İşte boydan boya camekan bir mekan olan Kandilli Kafe ince dokunuşlu dekorasyon tarzı ( provence - country karışık ) ile beni fethetti.
Kandilli Limanını yolun karşısında ağaçların arasından izliyorsunuz ama içinde olduğunuzu fark ediyor , yaşıyorsunuz...
Gemiler ve Deniz elinizi uzatsanız işte orada.
Çok güzel gülüşlü orta yaşa yakın bir bayan ilgilendi bizimle...
Bu kadar yoğun çalışınca , insanın üzerinde bu denli sorumluluk olunca o azıcık saatlerdeki keyfinizi maximize eden uzmanlar o kadar kıymetli ki...
Tezgahtar, garson , masajcı her kimse karşınızdaki ukalalık yapmadan size uzmanca destek veriyorsa ya da hizmet vermekten gocunmuyorsa mekanın tadı 5 katı artıyor.
Bugün Kandili Kafe'de olumlu olarak tecrübe ettiğim ve mest olduğum bu deneyimin tam tersini geçen pazar çok daha marka bir mekan olan Kalamış Divan'da yaşadık.
Havanın beklenden çok daha güzel olması sebebi ile Kalamış Divan kahvaltı saatinde aşırı doluydu.
Her ne olursa olsun mekan Divan biz sipariş verebilmek için tam 48 dakika , eşimle sanki beyzbol topu yakalamaya çalışır gibi GARSON dilendik.
Pardon...
Afedersiniz...
Lütfen bakar msnz?
Şey bir saniye...
Sonunda oğlumuz o kadar acıktı ki ben çantama ne olur ne olmaz diye koyduğum meyve kuruyemişleri vermek zorunda kaldım.
Kalamış Divan'a olur da güzel havada bir ctesi ya da pazar mekanın manzarasından yararlanayım derseniz sandiviciniz yapıp gidebilir bir saat kadar takılabilir ve çıkabilirsiniz.
Çünkü garsonlar sizi görmemek için and içmiş gibiler...
Sonunda restaurant muduru bizimle kendisi bizzat ilgilendi servis yaptı ve bir jestte bulundu ama onun bu kişisel yetkinliği ve çabasının işletmenin ve tüm ekibinin eksikliğini nasıl kapasın ?
İşte bugün bunların tam tersiydi...
Gidip 5 saat oturulacak bir mekan keşfetmenin mutlusuyum...
Porselen mini esmer şeker kutusu ( aşağıdaki resimdeki minik beyaz mavi porselen ) arka bahçenin rüya hali, cam tabaklarda sergilenen taze poğaçalar, afyon sucuğu bile bulabilme lüksü yiyemedim ama 62 kg olunca koşarak deneyeceğim mini puf böreğin kokusu...
Müşterileri bile sofistike ve güzel görünmeye başladı bir müddet sonra.
Bu da bahar havası gibi mekanın çarpması olsa gerek...
İşte menünün görünümü ...
daha da fazla resim için http://nihalharmanli.blogspot.com/2011_12_01_archive.html ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder