10 Eylül 2011 Cumartesi

Delirmemiştim sadece çok seviyorum....

Dün beni önce evde sonra binada sonra sitede sonra da ataşehir yukarı dudullu arası sokaklarda elimde 5 kglik mama poşeti hışırtısı çıkartarak ve sürekli ara dere yerlerde dururarak, boşluklara, çalılara, inşaatlara karşı; kıızzzımmm, canımmmm, tııılsoooommm, annemmm derken görenler oldu.
Gözlerim şişmiş bazen de zaten o an ağlıyor vaziyetteydim.
Aynı yere 20 defa gittiğim aynı hareketi toplam 20 saat içerisinde usanmadan 100 kere tekrarladığım anlar vardı.
Evde resmen ilüzyon gördüğüm zamanlar oldu.
Oradan geçti mi ne? Şu havluların arkasındaki renk o'nun rengi? Heh tamam o ! aman Tanrı sadece renkleri aynı...
Sabahın altısında insanların evlerinin dibinde ruh gibi dip bucak süzülüyordum.
Eşim saat 04.00'e kadar bahçeyi talan etti, otoparkları.
Dün resimlerini siteye yapıştırırken böğürerek ağladım.
İşimi , işimle ilgili çok ciddi bir sorunu hiç ama hiç önemsemedim dün.
Çok sağlam değerlerimden birine haksızca ve anlamsızca bir saldırı oldu umurumda olmadı.
Çok beğenerek aldığım ve bütçemin üzerinde bir para verdiğim için çok kıymet vereceğimi düşündüğüm 2 mobilyanın nasıl durduğuna, doğru yerleştirilip yerleştirilmediğine, doğru gelip gelmediğine bile bakmadım.
Dün sabah hergün kızarak bizi 5'te uyandırdığın saatte otomatik olarak uyandım, ayağımı uzattım sen yerine boşluk vardı...
Su kabın doluydu ellenmemişti.
O'nu en iyi sen tanıyorsun , ne yapacağını en iyi sen tahmin edersin dedi Gülçin.
Böyle anlarda kendinizce bildiğiniz birşeyin dışarıdan kuvvetlice ve inanarak söylenmesi çok iyi geliyormuş.
Belli bir saatten sonra datalar karıştı herkes bizi başka birşeye yönlendirdi.
Olay karman çorman hale geldi.
Ben inat ettim.
2 aylık duvara tırmanan halinen bugün 4 yaşında neredeyse 20 saat uyuyan haline kadar en çok ben yanındaydım.
Hamile olduğumu öğrendiğimde ilk seninle saatlerce konuştum.
Evlere taşınırken şimdi önce tabii ki Kaan'ı sonra seni ve konforunu düşündük.
Tatillere giderken yine önce Kaan'ı sonra senin durumunu planladık.
Ameliyat olduğunda dikişlerini yememen için başında sabahladım.
Dün sitenin Kamera kayıtları incelenirse oscar ödülü alacak bir obsesif karakteri nasıl çıkarttığım görülür.
Aynı noktaya biz oraya defalarca baktık denilen noktaya geri döndüm.
Sana yalvardım...
32 saat sonra bembeyaz tüylerin simsiyah olmuş ürkek vücudun ama yine mağrur bakışınla ortaya çıktın.
Tuhaftır yine sana hayran oldum.
Sen istemeyince bulunamayışına.
İnsanı, teknolojiyi çaresiz bırakışına.
Yine böğürerek ağladım.
Tanrı bana evi, eşyayı, işi, parayı, kariyeri, ünvanı dirhem önemsemediğimi bir kez daha gösterdi.
Bu olayın çevresinde eğer bunlardan birini biraz daha fazla önemseseydim herşeyi başka yaşardım.
Tanrı bana asıl önemsediklerimi yaşayabilecek bir hayatım , işim ve ortaklarım olduğunu bir kez daha gösterdi.
Kermoyu neden bu kadar sevdiğimi ve evdeki sevgi bağının gücünü gösterdi.
Annemin ben üzülünce ne kadar anne olduğunu, çırpındığını bir kere daha gösterdi.
Buğrayı bana sarılırken gördüğümde ne kadar büyüdüğünü ve o'na ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım.
Kaan'ın aynen Leyla'nın Alin'i kıskandığı gibi Tılsım'ı kıskandığını, sadece numara yaptığını gördüm.
İyi ki seni bulabildim Tılso.
Hayatım için , hayatımdakiler için anlamın büyük.
Bu kocaman ev , üzerine aylarca düşünülmüş eşyalar sensiz yarım yamalak.
Kalabildiğince bizimle kal, canım kızım...
Yaşattığın ve öğrettiğin herşey için teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder