4 Eylül 2011 Pazar

İyi bayramdı....

Moda'da açılan Double Tree Hilton otelinde masajla başladı tatilim.
Öyle pek bir planlı girmedim bu sefer tatile.
Ne gün ne yaparız belli değildi. İlk kez belki de.
Zaten ilk kez İstanbul'da olacaktık. Acemisiyiz :)
Terasına 360 uzak doğu açılmış. Geri masalarda oturulursa tatmin edici bir manzara. Cuma ve ctesi akşamları 00.00'dan sonra Club'a dönüyormuş. Bizim ailenin anadolu yakasında böyle bir adrese ihtiyacı var :) Gitsek de gitmesek de bu yakada olan bir clubumuz olmalı. Babamız clubber olacaktı az daha baba olmasaydı :) Grupmanya adresleri sağolsun bazen nasıl olsa bir gün giderim dediğimiz adresleri ayağımıza getiriyor. Gerçi en sevdiğim mekanlardan bile kaçarak uzak duracak anılarım var bu adreslerden aldığım kuponlarla ama işte bu masaj gibi harika süprüsler de çıkabiliyor. İyiydi gerçekten ve spa henüz yeni olduğu için harikaydı.
Bir Spa mekanı en fazla 18 ay koruyabiliyor büyüsünü. Sanırım çok masraflı ve bakım isteyen bir iş. Hazır yeni ev yapmışken sehpalarından ışıklarına kadar herşeyi didik didik konuştuk kermoyla. Isınan mermerden dinlenme koltukları var, aklımı kaçıracak kadar çok param olduğunda evin girişine koydurmazsam şerefsizim :)
Hem çok şık , hem çok iyi geliyor.
Burada İstanbul'da yapmanız gereken 40 şey kitapçığı ile buluştum. Malum herşeyin top 40 adresini bilmek ve yaşamak bizim neslimizin vazgeçilmezlerindendir.
Çay- Simit keyfi yazdığı için dikkatimi cezbetti.
Adres göstermekten ziyade eylemlerden bahsediyor ama sonra tabisi reklam aldığı için sizi bir adrese de yönlendiriyor.
Nicedir hayalim zaten bu şehirde turist olmak.
Rakı- balık pazar akşamının planıydı. Koço'daydık. Bu rakı- balık konusunda Tuzla'daki Adil bizi hamilelik ve lohusalık döneminde kuzu kulağından ızgara kalamarına öyle bir tatmin etti ki, sanırım artık iflah olmamız İstanbul sınırlarında zor.
Fevzi ile özel ilgilenilmesi gereği dışında bir de yolu bu kadar uzak olmasa çeşiti tazeliği rakısı bize özel fiyatı ile gerçekten Adil'i tek geçerim. Koço'da dostlar sofrası olmasa sanırım çok da anı olacak bir deneyim yaşamadık ama hep birlikteydik değer dedik.
Arife günü Bağdat Caddesinin tadından geçilmiyordu. Hava ılık, annem henüz İstanbul'da, Kaan anneannesiyle, Moda'da masajımı yaptırmışım, kermo ile park yeri aramadan trafiğe girmeden istediğimiz noktaya geldik. Seçimi caddede bana bırakırsanız benim cevabım açsam; % 90 , Kirpi. Ne var bilmiyorum ama giderim de giderim.
Bayram sabahı kermo simitle döndü camiiden... Canım kermo...
Bir sabah kermolara kermo ile sabah kahvaltısına giderken simit aldık, güzellik olsun diye. Kasımpaşa'da sabah 09.00'da sıcacık simiti olan fırından. Kayınvalidem bizi bir güzel benzetti. O günden beri canımız ne zaman simit istese bir günah gibi şarkısı çalıyor kulağımızda. Susam kilo yapıyormuş da muş da muşşşşş...
Sonra annemle Kalamış'a Develi Balık'a gittik.
Yemin ederim Marina çığlık atacak kadar sakin, ılık ve güzeldi.
Ne kadar özlemişim...En son 4 aylık hamileyken ve herşeyden midem bulanırken gitmiştim. Buraya bu kadar yakın olduğumuza, sağlıklı olduğumuza mide bulantısının her daim bişi olmamasına şükrederken buldum kendimi.
Kaanimo iştahla balık cico ( 1 yaşından beri balık demek cico demek ) yerken herşeye değer diyorum.
Ağzına balıkları tıkarak sokuyor. Harika bir manzara.
Bayramın 2. günü Otto Santral'de kahvaltı yapmaktı hedefimiz ama bayram boyu kapalıymış. Kaanla bizi Teşvikiye Saray pakladı. Kaan da doyunca dar masaların arasında sıkılıp yan masadakilerin kafasını hakladı.
Oradan Miniaturk'e geçtik. Herşey oğlumun boyunda. Kaan boyu Atatürk Hava Limanı, Büyük Postane, Ayasofta... Süper....
Herşey bir arada. Bi sürü Arap Turist vardı. Bir de Edirne'den gelen keyifli bir grup. Tanıdık olunca çok insan ama tanımıyorsam az insan seviyorum ben, bencilim...Bu kadar insan Miniaturk için ideal'di.
Bayramda İKEA bile güzeldi :) Yeni çılgınlığım KUTU. Herşey tatlı şirin kutular, kutucuklar içinde olsun istiyorum ...
Perşembeyi full arkadaşlarımıza ayırdık. Ve sitemizde barbekü deneyimledik. Kaanı evde misafir ağırlarken nasıl ideal hale dönüştürebilirim deneysel bir çalışma yaptım. Uyuma haricinde sanırım Ayşe Ablamızdan destek alarak arkadaşlarımızla evimizin de keyfini çıkarmak mümkün olacak.
Cuma Florya'daki akvaryumla başladık güne. Sirkeci'den kitap ve oyuncak alışverişi ve Eminönü'nden spor malzemeleri tedariği ile devam ettik. Kaan'a bol bol horoz, tavuk, hindi, sülük ve tavşan gösterdik. Amacımız; çiçek pazarından kırmızı sardunya alıp , güvercinlere yeni camii önünde yem atmaktı ama olmadı. Biiiiirrr sardunya ekeceksem, nisanda gitmeliymişim... İkiiiii İstanbul bomboş olsa da Yeni Camii önü çok kalabalık olurmuş...Turistlerin içine girip resimlerini çektiği çok güzel bir tatlıcıda kaanimo incirli muhallebi yedi. Bu kadar dar bir alanda bu kadar uzun ve huzurlu ilk kez oturduk oğlumla süperdi. Bu arada Florya'daki Akvaryum o kadar başarılı ki, yurt dışında gördüklerimiz yanında halt etmiş.
Cumartesi Ada günümüz oldu. Heybeli Ada'dan yana seçimimizi kullandık.
Evet burada Kaan bana bir ara cinnet geçirtti ama faytonda sakinleştim.
Saatlerce parkta oturduk. Kermo ile uzun uzun konuştuk. Oğlumun ellerini topraktan kapkara olunca yıkamanın zevkine vardım.
Bu arada tenis derslerine başladık. Kolum aciooo :) ama bu iyiye işaret bileği acısa kötüymüş...
Bu hava, bu şehir, sağlık ve ailem için teşekkürler hayat!
İyi bayramdı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder